Kudüs, Haçlılar tarafından işgal edilmiş. Kadın, çocuk ve ihtiyar demeden bütün yöre halkı kılıçtan geçirilmiş. Mescid-i Aksa yağmalanmış, kutlu kubbelerin üzerine haç yerleştirilmiş. Bütün bu olaylar esnasında “ Kudüs, işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” diyerek günlerce mahzun yaşayan bir komutan… Bu komutan Haçlıların korkulu rüyası Selahaddin-i Eyyûbi’den başkası değildir. Musul Atabeyi Nureddin Mahmud’un komutanlarından olan amcası Sirkuh ile birlikte katıldığı Mısır Seferi ile Selahaddin-i Eyyûbi tarih sahnesinde görülür. Üst üste gösterdiği başarı ve kahramanlıklar ile Selahaddin-i Eyyûbi, Emir Nureddin’in ordu kumandanı olur. Zaferden zafere giden yol Emir’in ölmesi ile yerini taht kavgalarına bırakır. Emirler, Haçlı belası ile uğraşmak yerine birbirleriyle uğraşırlar. Selahaddin-i Eyyûbi, Şam’dan gelen teklif üzerine Mısır’ı terk eder. Olgunlaşan şartlar ile birlikte kendisinin kurucu olduğu Eyyûbi Devleti’ni kurar. Fetihlere kaldığı yerden devam eden Mücahid Komutan, Trablusgarp’tan Hemedan’a kadar olan İslâm toprakları hâkimiyeti altına almasıyla dağılmış ola İslam Birliği’ni yeniden toparlarken Kudüs’ün fethinin ayak sesleri de duyulur olur. O esnada Kudüs’e bakacak olursak… Haçlılar şehri talan ve insanları hunharca katletmiş. Şehrin su tankları dolu kan, sokaklara üç gün akan kan… Sanki bu kanlar oradan taaa Selahaddin-i Eyyûbi’nin gönlüne değiyor. Koca Komutan, adeta mecnuna dönmüş. Yemeği, uyumayı gülmeyi kendine haram ettiği ve bu durum Kudüs’ün fethine dek hep çadırda kaldığını tarih hazin bir biçimde kaydetmiştir. Nasıl üzülmesin ki Mücahid Komutan! Kudüs ki, İslâm’ın ilk kıblesi ve Kâinatin Efendisi Sevgili Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem ) Miraç’a yükseldiği mukaddes belde… Kudüs’le yatıp Kudüs’le kalkan büyük mücahid komutan, gösterdiği yüksek inanç, cesaret ve kahramanlığı ile 10 yıllık hasreti bitirir. 1177 yılında Haçlılar’a müthiş bir darbe vurur. Bu öyle bir darbedir ki Papa III. Urbanus kahrından ölür. Böylesine kahraman bir hükümdar ve komutan diğer bir yandan Haçlıların talan ettiği Mescid-i Aksa’yı kendisi süpürüp gül yağı ile yıkar. Ne muazzam, ne alçakgönüllü bir anlayış!
Haçlılar, daha da çok kinlenip neredeyse bütün devletler birleşip bir Haçlı Ordusu kurup tekrar Kudüs’e saldırırlar.
….
Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.