Tag Archives: ÇocuklarİçinHikayeler

Nuşirevan ve Kuşlar

nusirevan-ve-kuslar

Nuşirevan adaletiyle ünlü İran hükümdarından biridir. Fakat o da tahta geçtiği ilk yıllarda kendinden öncekiler gibi zevk ve sefaya düşkün biriymiş. Ülkesiyle fazla ilgilenmiyormuş. Üstelik dediğim dedik bir hükümdar olan Nuşirevan’a kimse ses çıkaramazmış. Ülke perişan durumda olsa da kimse bunu Nuşirevan’a çıtlatamıyormuş.
Rivayet ederler ki, bu hikaye Nuşirevan’daki değişimin hikayesidir. Bir gün beraberinde veziri ve yakın adamları ile ava çıkmıştı. Yaban hayatı Nuşirevan’ın hoşuna gitmişti. Kuşlar ötüyor, tavşanlar çalılıkların arkalarına kaçışıyordu. Atından inen Nuşirevan kuşların uzun uzun ötüşünü dinledi. Mest olmuştu. Vezirine sordu:
– Keşke kuşların ne söylediğini anlayabilseydik. Anlamadığımız halde dinlemekten bu denli haz aldığımıza göre kim bilir anlamları ne güzel sözler söylüyorlardır?
Vezir bu durumu anlatmak istediklerini uygun bir dille iletmek için bir fırsat olarak gördü:
– Sayın hükümdarım, aslında ben kuşların dilinden biraz anlarım. İsterseniz size onların ne söylediklerini çevirebilirim. Ama elçiye zeval olmamalı.
– Tamam, sen yeter ki çevir!
– Affınıza sığınarak kuşların ne söylediklerini anlatıyorum hükümdarım. Bu kuşların birisi, diğerinin kızını oğluna istiyor. Öbürü de “elbette kızımı sana veririm, yalnız başlık parası olarak bir virane isterim” diyor. Oğlanın babası ise bu halinden memnun vaziyette “ Hay hay ne demek bir virane, Nuşirevan hükümdar olduğu
müddetçe, ben sana bir değil on virane veririm. Zaten her yer harap. Yeter ki sen kızı oğluma ver ” diyor. İşte
padişahım kuşların konuştukları bundan ibarettir, dedi. Nuşirevan vezirinin ne anlatmak istediğini anlamıştı. Ona kızmak yerine teşekkür etti. Sarayına döndükten sonra devlet yöneticiliğindeki bakış açısını değiştirdi kendisini ülkesinin imarına adadı. Medeniyetin ve gelişmenin temeli adalet olduğundan ülkesinde adalete önem verdi. Yıllar geçtikçe Pers ülkesi başka milletlerin hayran kalacağı derecede ihtişamlı hale gelmişti. Nuşirevan’ın eserleri zamanla yok oldu ama tesis ettiği adalet sayesinde ismi hala saygıyla anılmaktadır.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#NuşirevanveKuşlarHikayesi #ÇocuklarİçinNuşirevanveKuşlarHikayesi #ÇocuklarİçinHikayeler #TürkiyeÇocuk

Leopar ile köpek

Leopar-ile-kopek

Adamın biri Afrika’da safariye çıkarken, yanına minik köpeğini de alır. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark eder. Ne yapacağını düşünürken bir de bakar ki karşıdan bir leopar gelmektedir ve belli ki günlük yiyeceğini aramaktadır. Köpekciğin eli ayağı buz kesilir…
“Şimdi başım büyük dertte” diye düşünür köpekcik . . .
Yukarı bakar. Ağaçlara tırmanması zor. Kaldı ki, tırmansa bile leopar da usta bir tırmanıcıdır. Etrafına bakar, yerde kemik parçalarını görür. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlar, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışır…
Leopar tam saldıracakken minik köpek, soğukkanlı bir şekilde kendi kendine konuşur:
– Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?
Bunu duyan leopar bir anda donar kalır ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanır:
“Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım” diye düşünür leopar…
Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izlemektedir, bildiklerini kullanarak bundan sonra kendisini leopardan kurtaracağını düşünür. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatır. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenir ve maymuna, “atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” der hışımla. Az önceki yerde bekleyen minik köpek, bakar ki kızgın leopar sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaşmaktadır… Ne yapacağını düşünürken, kaçmaya da kalkmaz. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye devam eder. Tam leopar saldıracakken, yine kendi kendine konuşarak
leopara duyurur:

“Şu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok ! “ Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen… Günümüzde ise bu hikayede geçenlere “diplomasi” diyorlar.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

#LeoparileKöpek #ÇocuklarİçinHikayeler #ÇocuklarİçinLeoparileKöpekHikayesi #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Cömertlik Sultanı

 

Zamanın Yemen hükümdarı, oldukça cömert biridir. İhsanları her yere yayılmasına rağmen, Hatimi Tai’nin cömertliğinden bahsedilmesine tahammül edemez. Sarayında herkese büyük bir ziyafet verir. Zengin fakir herkes yer. Halkın, (Hükümdarın ziyafeti ne kadar muhteşem oldu, neredeyse Hatime yaklaştı) dediğini duyunca, Hatim sağ kaldıkça, cömertlikte birinci olmasına imkan olmadığını anlar, onu öldürtmeye karar verir. Çok güçlü bir genç bulup eline bin altın verir. İşi bitirince de, bin altın daha vereceğini söyler.
Genç, sora sora Tay kabilesine kadar gelir. Güler yüzlü, kendisi gibi yiğit bir gençle karşılaşır. Bu sevimli genç:
– Hoş geldin yiğidim. Çok yorgun olduğun anlaşılıyor. Buyur bu gece misafirim ol!” diyerek evine götürür. Gece, misafirine çok ikram ve ihsanda bulunur. Sabah olunca, misafir gitmek isteyince, birkaç gün daha kalmasını ısrar eder. Misafir der ki:
– Çok önemli bir işim var. Bir an önce gitmem gerekir.
İyilik ve hizmet etmekten zevk duyduğu anlaşılan ev sahibi der ki:
– İşin nedir, sana acaba bir yardımım dokunabilir mi?
– Ey asil kişi, sen çok cömertsin, iyilik seversin, senden sır çıkmayacağı belli. Hatim isimli birini arıyorum. Acaba tanıyor musun?
– Hatim ile ne işin var?
Misafir, niçin geldiğini anlatıp der ki:
– Bu işte bana yardımcı olman mümkün mü?
– Elbette mümkündür. Yalnız bu iş pek kolay olmaz. Dediklerime uyarsan
tereyağından kıl çekmiş gibi zahmetsiz olur.
– Ne yapmam gerekir?
– Hatim de senin gibi yiğit biridir. Belki öldüremezsin. Ben sana onun yerini tarif edeyim. Ancak öldüremez de iş meydana çıkarsa, yerini söylediğim için beni öldürebilir. Bu bakımdan benim ellerimi, ayaklarımı bağla. Zorla söylettiğin anlaşılsın. Misafir, ev sahibinin elini, kolunu, ayaklarını iyice bağladıktan sonra sorar:
– Hatim nerede?
– Hatim denilen kimse benim. Madem benim başım senin işine yarayacak, ne diye onu vermeyeyim? Misafirin arzusunu yerine getirmek, gönlünü etmek benim en büyük arzumdur. Hemen öldür, kimse duymadan buradan git! Genç, neye uğradığını şaşırır. Hemen Hatimin ayaklarına kapanıp der ki:
– Sana gül yaprağı ile dahi vuran kalleştir. N’olur beni bağışla!.. Genç, helalleşip oradan ayrılıp hükümdarın huzuruna çıkar. Olanları anlatır. Hükümdar da, iyiliksever, cömert olduğu için hatasını anlayıp (Taşıma su ile değirmen dönmez. Cömertlik mal ile değilmiş. Hatimin cömertliği yaratılışından, fıtratından, güzel huyundan ileri geliyormuş. Sen verilen görevi fazlasıyla yerine getirdin) diyerek söz verdiği altınları hediye eder.

#CömertlikSultanı #ÇocuklarİçinHikayeler #Hikaye #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi