Çok eskiden astronomiye meraklı bir padişah yaşarmış. Vaktinin çoğunu sarayın yanına inşa ettirdiği gözlemevinde geçirirmiş. O zamana kadar gökyüzü, yıldızlar, uzay, astronomi hakkında yazılmış ne kadar kitap, çizilmiş ne kadar harita varsa bunları mutlaka kitaplığında bulundururmuş.. Başka ülkelerin müneccimlerini, astronomlarını sarayında toplar, aralarında yaptıkları tartışmalara kendisi de katılırmış. Dünyanın varoluşundan yaşadıkları zamana kadar geçirdiği evreler, insanın dünyadaki macerası, gezegenlerde hayat olup olmadığı gibi pek çok soruya cevap ararlarmış. Günlerden bir gün Acemistan sarayındaki Ebu Salip Efendi’nin bir çeşit teleskop yaptığı ve bununla birçok yeni yıldız keşfettiği haberi duyulur. Padişah vezirini huzura çağırır: “Bu yeni keşfedilen yıldızların
biçimleri, durumları neymiş bilmek isteriz. Tez Acem sarayına elçi gitsin. Ebu Salip Efendi buyursun gelsin, misafirimiz olsun” diye emretmiş. Aradan günler, haftalar geçmiş. Ebu Salip Efendi, gelmiş. Sarayda Ebu Salip Efendi’nin keşfettiği yıldızlar hakkında anlattıkları padişahı meraklandırmış. Yıldızların en büyüğüne kendi adının verildiğini duyan padişah heyecandan yerinde duramaz olmuş. Bir an önce teleskopun bir eşini de burada yapmasını istemiş. Ertesi gün, sarayın yanındaki gözlemevine gitmişler. Padişahtan gerekli izni alan Ebu Salip Efendi, saraydan oldukça uzakta bulunan bir dağın yamacında yeni gözlemevinin inşaatını başlatmış. Gözlemevinin yapımı aylarca sürmüş. Harcanan para tahminlerin üstüne çıkmış. Devlet hazinesinde para kalmamış. Padişah halkından dört beş sene sonrasının vergilerini istemeye başlamış. Halk büyük sıkıntılar içinde kalmış. Ellerindeki avuçlarındaki son kuruşlarını gözlemevinin yapımı için veren halk çaresizlik içine düşmüş. Vergi tahsildarları ile aralarında çatışmalar çıkmış. Padişah gaflet uykusundan uyanamamış. Yapılan uyarıları umursamaz görünmüş. Yeni keşfedilen yıldızların ve adının verildiği büyük yıldızın saçmakta olduğu ışık gözlerini kamaştırmış. Yaz günlerinden birinde, padişah iki adamı ile birlikte kıyafet değiştirerek bir köye gitmiş. Köyün sahibi; otuz yaşlarında, dürüst, iyi kalpli, mert bir adammış. Padişah ile iki adamını evine davet etmiş. Yemekler yenmiş, ayranlar içilmiş koyu sohbet başlamış. Söz, sağdan soldan derken, dönmüş dolaşmış yıldızlara, uzaya gelmiş dayanmış. Tüccar kılığındaki padişah, ilk insanın yeryüzünde görünmesinden tutmuş, dünyanın gizli kalmış bütün sırlarını birer birer anlatmış. Uzayın sonsuz bir boşluk olduğunu, bu sonsuz boşlukta sayılamayacak kadar gezegen ve yıldızın bulunduğunu söylemiş. Padişahın yaptırmakta olduğu gözlemevi ve son derece geliştirilmiş teleskop sayesinde adı sanı bilinmeyen pek çok gezegen ve yıldızın keşfedileceğinden bahsetmiş. Padişahlarına insanlığın şükran borçlu olduğunu belirtmiş.
…
#MeraklıPadişah #padişah #hikaye #masal #türkiyeçocuk
Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.