Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.
Tag Archives: türkiyeçocuk
Trafik kazası
Temel otobandan giderken birden bir kaza görür.. Hemen durur bakar ki iki kamyon çarpışmış, şoförlerin ikisi de yerde yatıyor.. Biri kıvranıyor, öbürü sessiz. Temel hemen sessiz olanın yanına gider, bakar ki adam ölmüş. Bağıran adama dönerek:
-Yahu senun yaptuğuna bak.. Adam öldi sesi çıkmayi senin bi bacağun kırıldi diye gürültüye bak…
Hangisi türkiye çocuksa
sevgi sonsuz bir hece
bir olun gündüz gece
kulluk tacı en yüce
kul her dem şükürde
yoktan geldik var olduk.
alemlere yar olduk
haktan geldik nur olduk
biz allah a kul olduk
ibadet edelim
Allah a kulluk edelim
Allaha inanalımki
zorlukları geçelim
kimi sağa gider kimi sola
hangisi türkiye çocuksa
biz çocuklar oraya.
Rabia arvas bilge kağan
ilköğretim okulu-adana
Laleli Baba ile Sultan
İstanbul’un Laleli semtini bilirsiniz. Laleli’de yine bu isimle anılan tarihi bir cami vardır. Bu semt ve cami hakkında ilginç bir hikaye anlatılır.
Rivayet odur ki, Laleli Camii’ni Sultan III. Mustafa yaptırır. Sultan Mustafa bu camii yaptırırken; bu semtte Laleli Baba namında bir din büyüğünün yaşadığını, gerçek bir mürşid olduğunu, hikmetli sözler söylediğini öğrenir. Padişah bu zatla görüşmek, söz ve sohbetinden yararlanmak ister. Cami inşaatını denetlemeye geldiği bir gün, adamlarına Laleli Baba ile görüşmek istediğini bildirip davet ettirir. Padişahın buyruğu hemen Laleli Baba’ya ulaştırılır. O da hemen davete icabet eder.
Uzun uzun sohbet ederler. Padişah, Laleli Baba’nın sohbetinden çok memnun kalır. İçinde bu zatla sık sık görüşme arzusu uyanır. Laleli’den ayrılacağı sırada, Laleli Baba’ya son bir soru sorar:
– Efendi Hazretleri, bu dünyada en güzel şey nedir acaba?
Laleli Baba ilginç bir cevap verir:
– Bu dünyada en güzel şey, yiyip içtikten sonra sıkıntısız bir şekilde def-i hacetini (büyük hacetini) yapabilmektir.
Hükümdar bu cevabı pek beğenmez. Laleli Baba gibi hikmetli sözleriyle herkesi etkileyen bir zata da bu cevabı pek yakıştıramaz. Hatta biraz da kaba bulur kendince.
Padişah veda ederek maiyetiyle birlikte saraya döner. Fakat bu ziyaretin ertesi günü şiddetli bir kabızlığa yakalanır. Bir türlü büyük hacetini yapamaz. Sarayın bütün ilgilileri ve hekimbaşı seferber olurlar. Bilinen bütün tüm ilaç ve yöntemleri uygularlar lakin fayda etmez. Padişah kıvranır sıkıntıdan… Maiyetten birinin aklına Laleli Baba gelir. O belki bu derde bir çare bulabilir? Zaten başka denenmedik bir yol da kalmamıştır.
Padişaha danışılıp görüşü alındıktan sonra padişahın adamları hemen Laleli Baba’ya gidip saraya buyur ederler. Padişah gerçekten büyük acılarla kıvranmaktadır.
– Laleli Baba söyle sende var mıdır bu derdin bir çaresi? Aman himmet et.
Laleli Baba:
– Ben sizi bu dertten kurtarırım kurtarmasına ama o kadar kolay değil. Karşılık olarak ne verirsiniz?
Padişah:
– Laleli’ye yaptırdığım o camii sana hediye edeyim.
“Yetmez” der Laleli Baba. Hanlar, hamamlar… Hatta Sultan Mustafa, Laleli’yi tamamıyla ona vermeyi bile teklif eder. Laleli Baba bir türlü “Tamam”, “Yeterli” demez. En sonunda ağzındaki baklayı çıkarır:
– Ben sizi bu dertten kurtarmasına kurtarırım ama karşılığında saltanatı (padişahlığı) isterim.
Padişah şaşırır, ancak sıkıntısı büyüktür. Sultanlığı görecek halde değildir. “Tamam” der. “Varsın saltanat senin olsun.” Laleli Baba bir dua yapar, padişahın sırtını sıvazlar. “Haydi git, kurtulacaksın!” buyurur. Gerçekten kısa sürede padişah sıkıntısından kurtulur. Kurtulur ama saltanat da elden gitmiştir. Şifa bulmanın sevincini, saltanatın elden çıkmasının üzüntüsü gölgeler. Laleli Baba, padişahın üzgün haline anlamlı anlamlı bakıp der ki:
– Bir saltanat ki bir def-i hacete değişiliyor… Öylesine ucuz bir saltanat bize gerek değil. Al yine senin olsun!…
#LaleliBabaileSultan #LaleliBaba #Sultan #hikaye #masal #türkiyeçocuk
Hayvanat Bahçesi
İstanbul’da Evliya Var Mı?
Bir gün Padişah, vezire sorar;
– Vezir İstanbul’da evliya var mı?
– Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç!
– Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim.
– Sultanım, arzu ederseniz tebdil- i kıyafet ile şehri dolaşalım.
Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola çıkarlar. Önce Mısır çarşısına girerler. Orada bir kumaşçı dükkanına girip selam verirler. Dükkan sahibi büyük bir edeple selamı alır ve müşterilerine iltifatta bulunarak;
– Hoş geldiniz, safa geldiniz, maşallah Allah’ın ne güzel kulları var, buyurun efendim der. Vezir, biraz kumaş lazım
olduğunu ve kumaş almaya geldiklerini söyler. Kumaşçı, hangisinden alacaklarını sorar.
Vezir;
– Şu topu, şu topu, şu topu indir. Diyerek topların yarısından fazlasını indirir.
Sonra da:
– Şundan yarım metre, şundan bir metre, şundan iki metre kes. Diyerek indirttiği bütün toplardan kestirir.
Kumaşçı:
– Allah’ın ne güzel kulları var, ya Rabbi! Sana şükür diyerek kestiği kumaşları paket yapar, ücretlerini hesap edip miktarı yazılı olan kağıdı vezire uzatır. Bu sefer vezir;
– Kusura bakmayın biz bunları almaktan vazgeçtik, çünkü kumaşları beğenmedik der.
Kumaşçı büyük bir teslimiyetle;
– Hay hay olur efendim, Allah’ın ne güzel kulları var, fark etmez efendim, güle güle! diyerek müşterilerini uğurlar.
Paketlenmiş kumaşlarını bir tarafa koyar. Padişah ve vezir bu sefer Beyazıt meydanına çıkarlar.
Orada elinde sopasıyla; – Karpuz, karpuz! Diye bağırarak karpuz satan celalli birisini görürler.
Vezir; Padişahım, şimdi bu zattan karpuz alacağız ama hemen almayın. Karpuzları bastırın, birini alıp diğerini koyun, kolay, kolay karpuz beğenemeyen bir kimse gibi uzun zaman onu meşgul edin. Der. Padişah denildiği gibi; Birini alır birini bırakır, öbürünü sıkar, diğerinin kabuğuna el vurarak olup olmadığını kontrol eder ama bir türlü karpuz alamaz. Karpuzcu ise göz ucuyla müşterisini takip etmektedir. Bakar ki ellemediği ve sıkmadığı karpuz kalmadı, müşteriye elindeki sopasını göstererek:
– Bana bak alacaksan bir tane al, git. Karpuzları yaralayıp durma! Beni de kumaşçı gibi zannetme! Padişah olduğuna da güvenme. Şu sopa ile kafanı kırarım! der.
Padişah:
– Sus sus, bizi deşifre etme! Alelacele bir karpuz alıp parasını ödeyerek hızlıca oradan ayrılır.
Vezir;
– Şimdi de Süleymaniye’ye gidelim, orada daha size nice Allah dostlarını göstereceğim der.
Padişah; – Vezir bu kadar yeter! Karpuzcusu, kumaşçısı evliya olan yerde daha neler vardır kim bilir, yeter! Şimdi gidip kumaşçının paralarını verelim, adamcağız zarar etmesin der. Tekrar kumaşçıya gidip selam verirler. Kumaşçı yine aynı teslimiyet ve vakar içinde selamlarını alır;
– Buyurunuz efendim, Allah’ın ne güzel kulları var, buyrun efendim! der.
Vezir;
– Biz yeniden karar verdik kestirdiğimiz kumaşları alacağız deyip parasını verip kumaşçı ile vedalaşırlar. Dükkandan
çıkarken kumaşçı ellerini kaldırıp;
– Ya Rabbi! Sana hamdolsun. Bugün iki defa dükkanıma padişahı gönderdin. diye Allah’a şükreder. Padişah bu hal
karşısında şaşırır, vezire;
– Vezir, anladım bu iki zatın ikisi de evliyadır ama acaba hangisi üstün? diye sorar. Akıllı vezir şöyle cevap verir;
– Padişahım, ben hangisinin üstün olduğunu bilemem; amma herhalde laftan anlayanlara kumaşçı gibisi, laftan anlamayanlara da karpuzcu gibi birisi lazım.
2N NELER, NEREDELER?
Soğukçeşme Sokağı / İstanbul- TÜRKİYE
Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı arasında yer alan Sultanahmet semtinde yer alan trafiğe kapalı ve tarihsel evlerin bulunduğu küçük bir sokaktır.
Sokak ismini 3. Selim dönemine ait 1800 tarihli mermer bir Türk çeşmesinden almaktadır. Buna binaen sokağın 10. yüzyılda biçimlendiği düşünülmektedir.
Burada oturan kişiler genellikler Ayasofya ve arkasında kalan Topkapı Sarayı ile ilgili kişilerdi. Bugün geçmişten bir gün yaşamak, eski taşlı bir sokağın havasını solumak isteyenler Sultanahmet’e gidip Soğukçeşme Sokağı’nı ziyaret etmeyi unutmamalıdır.
#SoğukçeşmeSokağı #neler #neredeler #meraklıbilgiler #türkiyeçocuk
Gökyüzü’nün Pusulası: Kutup Yıldızı
İlkokuldan beri öğrendiğimiz bir bilgidir, Kutup Yıldızı’nı gördüğümüzde önümüz Kuzey, arkamız Güney yönünü gösterdiği. Bu nasıl bir yıldızdı ki bütün gezegenler, gök taşları hareket ederken bu yıldız her zaman aynı yerde sabit kalıp bizi kaybolmaktan kuruyor, Kutup Yıldızı’nı özel kılan özelliği ne?
Nedir?
Dünya’nın kuzey kutbundan 1°den az bir konumda yer alan, beyazımsı sarı, parlak bir yıldız. Kutup Yıldızı bize gökyüzünde en parlak tek bir yıldız gibi gelse de aslında Küçükayı takımyıldızına dâhil olup en parlak yıldızıdır.
Nerededir?
Kutup Yıldızı, Güneş’ten 3000 defa daha parlak ve Dünya’mızdan 650 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızdır. En bilinen ismi Kutup Yıldızı olsa da Demirkazık, Kuzey Yıldızı olarak da isimlendirilir.
Nasıl Bulunur?
Kutup Yıldızı’nı parlaklığı dışında da bulmak gayet kolaydır. Bildiğiniz gibi Büyükayı takımyıldızı ve Küçükayı takımyıldızını oluşturan yıldızları birer çizgi ile birleştirince sanki bir tavaya andırırlar. İşte Kutup Yıldızı, Büyükayı takımyıldızının oluşturduğu tava şeklinin gövdesindeki iki parlak yıldızı takip ederek bulunabilinir. Ayrıca Küçükayı takımyıldızının oluşturduğu tava şeklinin de sapının başladığı ilk nokta olan yıldız da Kutup Yıldızıdır.
Ne İş Yapar?
Kutup Yıldızı, kuzey yarımkürenin hangi noktasından bakılırsa bize, sabit olarak kuzeyi gösterecektir. .Yani Kutup Yıldızı her zaman bir pusulanın kuzey ibresi yönünde bulunacaktır. Bu özelliğinden dolayı bu yıldız yüzyıllarca kara, deniz ve hava seyrinde çok önemli bir noktadır. Kutup Yıldızı sadece kuzey yarıküreden görünür, güney yarıküreden görünmez. Öte yandan, Güneyi gösteren parlak bir Güney Kutup Yıldızı bulunmamaktadır.
Neden?
Güneş’in doğudan batıya doğru hareket ettiğini söyleriz değil mi? Aslında hareket eden Güne değil de yerdir yani Dünya’mız. Dünyamız kendi ekseni etrafından döndüğünden dolayı yıldızlar da gece boyu bu hizada dönüyor gibi görünür. Kutup Yıldızı ise hemen hemen Dünya’mızla aynı eksende yani aynı doğrultuda bulunduğundan dolayı sabitmiş gibi görünür. Aslında Kutup Yıldızı sabit değildir ama Dünya’nın ekseni ile kendi konumu arasında çok az bir fark olduğundan önemli bir fark oluşturmaz ve bize yine sürekli kuzey göstermeye devam eder.
Kutup Yıldızı’nın nasıl bulunduğunu öğrendiniz diye gece gece ormanda pikniğe gitmeyiniz. Ne de olsa Kutup Yıldızı size sadece yönünü gösterebilir aç olan kurtlardan korumaz 🙂
#KutupYıldızı #yıldız #GökyüzününPusulası #bilim #türkiyeçocuk
Meraklı Bilgiler
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar
Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.
Ayna Ayna Söyle Bana Benden Uzun Burunlusu Var Mı Dünyada?
Merhaba Sevgili Arkadaşlar,
Bu ay sizlerle ilginç bir dostumu ziyarete gideceğiz.
– Aman burada bir yanık kokusu var fark etmiyor musunuz?
– Akşam sahil kenarında çocukların yaktığı ateş yine tam sönmemiştir şimdi hallederiz.
– Yahu bu durum hiç size yakışır mı, nasıl bu kokuyu hissetmezsiniz?
– Maymunluk işte arada oluyor böyle.
– Siz de bu burnunuzla kokuları hissetmiyorsanız pes…
– 🙂 Amma işkolik çıktın Acar Kız! Bir hoş geldin diyelim seni buyur edelim.
– İşkolik değil de aldığı görevi yerine getirmek için canla başla çalışan, her türlü meşakkati göze alan Orta Doğu ve Balkanların en acar muhabiri diyelim.
– Tamam öyle diyelim.
– Tamam dediğine göre hemen sorularıma başlayabilirim. Bize kendinden bahseder misiniz?
– Uzun burunlu maymun ya da proboscis olarak tanınırız.
– Sahiden burnunuz hemen dikkat çekiyor. Burnunuz ne kadar uzunlukta?
– Burun uzunluğumuz 18 cm bulabilir. Vücudumuzun dörtte biri kadardır.
– O zaman… Biz insanların böyle bir burnu olsa idi, burnumuz çenemizin altına kadar sarkardı.
– Yemek yerken biraz zorlanırdınız, her lokmada burnunuzu kaldırmak zorunda kalırdınız.
– Değil mi… Ama gördüğün gibi kusursuz yaratılmışız. Burnunuzun öyle uzun olmasının bir sırrı vardır galiba.
– Olmaz mı! Burnumuzu iletişim için kullanırız.
…
Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.