Tag Archives: türkiyeçocukdergisi

Küçük Hanımlar – El Yapımı Tokalarım

EL YAPIMI TOKALARIM

Malzeme Sepetimiz: 10-15 cm uzunluğunda farklı renkte biri geniş birisi dar iki adet kurdele/ 1 adet kıskaçlı toka aparatı/ Kurdelenin renginde ip/ Yapıştırıcı/  Makas/ İğne

Untitled-2

  1. İpliği iğneye geçirip, ucunu düğümleyip bir kenara bırakıyoruz.
  2. Kurdeleleri düz bir şekilde üst süte yerleştiriyoruz.
  3. Alttaki kurdeleden bir parça kesip ayırıyoruz.
  4. Kurdelelere Resim 2’deki gibi yuvarlak bir verip, birleştiriyoruz.
  5. İğneyi, kurdeleyi birleştirdiğimiz yerin tam ortasından geçiriyoruz.
  6. Kurdelenin Resim 4’deki gibi ön kısmından çıkan iğneyi, kurdelenin etrafından döndürüyoruz.
  7. Böylece kurdelenin orta kısmını büzmüş olacağız. Resim 6’daki gibi bir şekil elde edeceğiz.
  8. İlk başta kenara ayırdığımız parçayı kurdelenin ortasına dikiyoruz. Böylece oradaki ipliklerin görünmesini engelliyoruz.
  9. Kıskaçlı toka aparatına yapıştırıcı sürüp, kurdeleyi buraya monte ediyoruz.

İşte tokamız hazıııır, güle güle kullanın…

#KüçükHanımlar,  #ElYapımıTokalar, #Toka, #Hanım, #TürkiyeÇocuk, #TürkiyeÇocukDergisi

Kaplumbağanın İnadı

Bir varmış, bir yokmuş, Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Allah’ın yarattıkları buğday tanesinden çokmuş. Kimi kavak gibi uzun, kimi kabak gibi tombulmuş, Kimi yürürken tıs tıs eder, kimi kuş gibi uçarmış. Yeşil mi yeşil, güzel mi güzel bir orman içinde iki arkadaş kaplumbağa yaşarmış. Birinin adı Saka diğerininki ise Taka imiş. Saka ile Taka çok iyi arkadaşmış. Saka hareketli, yardımsever, çalışkan, dost canlısı bir kaplumbağaymış. Taka ise tembel, dünyayı umursamayan, herkesten uzak durmayı seven bir kaplumbağaymış. Tek arkadaşı Saka imiş. Saka ve Taka her akşam aynı ağacın altında buluşurlarmış. Saka her gün sabah uzun uzun yürür, yolda gördüğü hayvanlarla tanışır, arkadaş olurmuş. Taka’nınki ise her gün yaptığı tek şey bol bol yemek yemek ve uyumakmış.

Saka, Taka’ya devamlı olarak; – Haydi, Taka sen de biraz gez, hareket et, çok şişmanladın, dermiş.

Taka ise; – Biz kaplumbağalar zaten yavaş hayvanlarız; bizim hareketimizden ne olacak, diyerek yatarmış. Sürekli yemek yediğinden çok obur bir kaplumbağa olup çıkmış. Bulduğu her otu yiyormuş.

Saka ona; – Her otu yeme zehirlenirsin, dermiş ama o bildiğinden hiç şaşmaz, kimsenin sözüne kulak asmazmış.Bir gün Saka, Taka ’yı ormanda gezmeye ikna etmiş. Birkaç adım gidince Taka “Yoruldum!” diye şikâyet etmiş.Dinlenmek için bir yerde durmuşlar. Sürekli boğazını düşünen Taka , yiyecek bulmak için etrafa bakmaya başlamış. Daha önce görmediği kırmızı meyveli bir sarmaşık görmüş. Yemek için meyvelere doğru ilerlemiş.

Saka;- Hayır, Taka onları yememeliyiz. Ne olduğunu bilmiyoruz, zararlı olabilirler, demiş.

– Baksana kırmızı kırmızı meyveler. Ne kadar da güzel Görünüyor, gel sen de ye, demiş Taka.

Saka yememesi için çok yalvardıysa da Taka ’yı vazgeçirememiş.

Taka hem yiyor hem de Saka’yı – Gel gel, sen de ye çok lezzetli, diye çağırıyormuş.

Taka tıka basa yedikten sonra uyumaya gitmiş. Daha yeni uykuya dalmış ki dayanılmaz bir karın ağrısıyla uyanmış.Saka, arkadaşının yanına koşmuş; ama elinden gelen hiçbir şey yokmuş. Taka karın ağrısıyla kıvranıyormuş. Saka ne yapacağını şaşırmış. Aklına arkadaşı geyiği çağırmak gelmiş. Geyik hastalıklardan anlarmış. Koşa koşa geyiğin yanına gitmiş. Taka ’nın başına gelenleri ona anlatmış. Geyik şifalı otlardan bir ilaç hazırlamış. Taka ’ya bunu içirmiş. Taka o günden sonra bir daha asla bilmediği yiyecekleri yememiş. Saka ile birlikte her gün ormanda uzun yürüyüşler yapmış. Saka artık onun çok yemesine de engel oluyormuş. Taka şişmanlıktan kurtulmuş, sağlıklı bir kaplumbağa olmuş. İki arkadaş ormanda uzun yıllar yaşamışlar.

#Kaplumbağa, #İnat, #Masal, #TürkiyeÇocukDergisi, #TürkiyeÇocuk, #Çocuk, #Kaplumbağanınİnadı

 

Karpuzun Gizemli Gücü

Karpuzda Neler Var, Neleeee…eR!

 “ Yeşil mantolu, kırmızı entarili, siyah düğmeli” bilin bakalım bu ne? Elbette karpuz 😉

O hem kahvaltınız, hem de ana yemeğiniz olabilir.  Yaz sıcaklarında serin bir dilim karpuzun damağınızda bıraktığı tatlı serinliğin yerini dolduran başka hiçbir şey yok değil mi? Üstelik tek marifeti bu muhteşem tadı değil…

İşte karşınızda bütün marifet ve şifasıyla ayın meyvesi karpuz:

1) Çok iyi bir idrar söktürücüdür. Böbrekleri çalıştırır ve temizler.

2) Vücuttaki atık maddeleri, bağırsakları ve kanı temizler.

3) İçinde mühim miktarda tabii şeker bulundurur. Bu özelliği ile diyet yapanların gözdesidir. Çünkü canınız tatlı istediğinde bir dilim karpuz yerseniz, bu iştahı bastırır.

O koca yuvarlağı alıp tepesinden başlanıp bir güzel dilim şeklinde kesilir. Sonra o dilim ele alınıp, karpuzun suyu yanaklardan aka aka yenir. Karpuz dediğin böyle yenir yahu!60118441551084867126663

4) Kalbi koruyucudur.

5) Vücuda zindelik, serinlik ve ferahlık verir.

6) Karpuzla cilt lekelerinden kurtulabilirsiniz…

7) Kansere karşı koruma hususiyeti olan likopen maddesi barındırır.

8) Halsizliğe ve yorgunluğa çok iyi gelir.

Bu arada karpuz, süsleme sanatı için de insanların bir numaralı gözdesi olmuştur. On çekirdeğinde on marifet!

#KarpuzunGizemliGücü, #Karpuz, #Meyve, #Sağlık, #Fayda, #Yarar, #TürkiyeÇocukDergisi,  #TürkiyeÇocuk, #Çocuk

Sevginin Açtığı Kapılar – Hikaye

Öğretmen, yetişkin sınıflardan birisine şöyle bir ödev verir:
– “Sevdiğiniz birine gidin ve ona kendisini sevdiğinizi söyleyin.”
Bir sonraki dersin başında ise öğrencilerden birisi söze şöyle başlar:
– Geçen hafta bize bu ödevi verdiğinizde size sinirlenmiştim. Bu sözleri söyleyebileceğim hiç kimsenin olmadığını düşünüyordum. Eve giderken bir anda yüreğimin sesine kulak verdim. İşte o zaman kime “Seni Seviyorum” diyeceğimi anladım.
Bundan beş yıl önce babamla aramızda bir tartışma geçmişti ve o günden bu yana bu sorunu çözememiştik. Önemli aile toplantılarının dışında birbirimizi görmemeye çalışıyorduk ve hemen hemen hiç konuşmuyorduk. Eve vardığımda babama kendisini çok sevdiğimi söylemeye hazırdım. Bu kararı almak bile üzerimden büyük bir yük kaldırmıştı. Babam başka bir şehirde yaşıyordu. Akşam evin kapısını çaldığımda kapıyı babamın açması için dua ettim. Çünkü kapıyı annem açarsa kendimi tutamayıp, ona kendisini sevdiğimi söylemekten korkuyordum. Fakat Allah yardım etti ve kapıyı babam açtı. Hiç zaman kaybetmeden eşikten adımımı attım ve :
– “Baba, buraya seni sevdiğimi söylemeye geldim” dedim. Babam sanki bir anda başka bir adam olmuştu. Yüzündeki ifade yumuşadı, kırışıklıklar yok oldu ve ağlamaya başladı. Kollarını açtı, beni kucakladı ve bana :
– “Ben de seni seviyorum oğlum, ama bunu hiçbir zaman dile getirmedim” dedi.
Fakat sizlere asıl anlatmak istediğim esas nokta bu değil. Babamı ziyaretimden iki gün sonra babam bir kalp krizi geçirdi ve hala hastanede. Şimdi yaşam savaşı veriyor. Şimdi sizlere şu mesajı vermek istiyorum:
– “Yapmanız gerektiğine inandığınız hiçbir şeyi ertelemeyin. Ya babama olan sevgimi ifade etmek için hala bekliyor olsaydım? Yapmanız gerekeni hemen yapın, hiç beklemeden…

Sevgili peygamberimiz “Birini seviyorsanız bu sevginizi ona bildiriniz” buyuruyor.

Bizler sizleri çok seviyoruz.

#SevgininAçtığıKapılar, #Hikaye, #Sevin, #Bildirin, #TürkiyeÇocukDergisi, #TürkiyeÇocuk

Sağlık Olsun – Neden oturarak yiyip içmeliyiz?

balıkMidemiz… Yiyecek ve içeceklerin sindirilip bize enerji olarak geri gönderildiği önemli bir organımız. İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklı olduğunuz biliyor muydunuz?

Pekiii aklınıza, dedelerimizin ninelerimizin bize “ oturarak su iç” demesinin bu durum ile alakalı olduğu hiç gelmiş miydi?

Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse, bu sıvı doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Çünkü insan midenin küçük eğriliğine uyan kısmında ismi mide caddesi olan bir oluk bulunur.

 

Su Akar Yolunu Bulur, demişler…

Ayakta içilen sıvı gıdalar, bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek 12 parmak bağırsağına geçer. Bunun ne gibi bir zararı var demeyin?

mide3

Görünmeyen Tehlike

Eğer insan sıvı gıdayı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra 12 parmak bağırsağına geçer. Yani oturarak tüketilen sıvı gıdalar midede temizlendikten sonra bağırsaklara geçerken ayakta tüketilenler direk bağırsağa geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera da dâhil, birçok insan hastalıklarından korunmuş olur.

Rastgele yerde meşrubatı alıp ayakta içenler bu tehlikeye daha fazla maruz kalırlar…

Daha güzel bir hayat için sağlık şart. Sağlıklı bir yaşam için içeceklerinizi oturarak içmeyi unutmayın 😉

Sağlık dolu günler dileriz…

#Sağlık #Yeme #İçme #Su #Yemek #TürkiyeÇocukDergisi #Karikatür, #Çocuk, #Türkiye, #ÇocukDergisi, #SağlıkOlsun

Hikaye – Aşçılıktan Vezirliğe

Aşçılıktan Vezirliğe 

Cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han, bir gün veziri Mahmut Paşa ile tebdili kıyafet geziyordu. Pazar yerinde bir yeniçeri aşçısının her tarafa azar savurduğunu işitti ve sebebini merak etti. Mahmut Paşayı, bunun sebebini anlaması için aşçının yanına gönderdi. Mahmut Paşa adama yaklaşarak herkesi azarlamasının sebebini sordu. Adam anlatmaya başladı: Sabahtan akşama kadar gezdim, dolaştım, bir okka et bulamadım ve yemek pişiremedim. Nasıl geri döneceğimi düşünerek hırsımdan, hiddetimden uluorta azar ediyorum. Ne yazık ki memleket işlerine bakan yok. Muhtesip kendi safasında. Bu yüzden her ne ararsan bulunmuyor. Bu işi bana verselerdi dünyayı gıda maddeleriyle doldururdum. Herkes de ne aradığını bulurdu. Fakat elden ne gelir?  Mahmut Paşa durumu Padişaha anlattı. Fatih Sultan Mehmed Han, de bu adamın adını kaydetti ve saraya dönünce onu görmek istediğini söyledi. Hemen yeniçeri aşçısını getirdiler ve huzura soktular. Padişah da onu muhtesipliğe (Belediye Başkanlığına) tayin ettiğini söyledi.  Adam hemen elini kolunu sıvayıp çalışmaya başladı. İşi çok iyi idare etti ve İstanbul’u kısa bir zaman içinde bolluğa kavuşturdu. Onun bu muvaffakiyeti, doğru, dürüst bir adam olması yüzündendi. Bunun neticesi olarak süratle ilerledi ve günün birinde vezir oldu. Sonunda Fatih Sultan Mehmed Han onu sadrazamlığa tayin etti. İşte… İşte, Gedik Ahmed Paşa adıyla meşhur olan tarihi şahsiyet odur.Demek ki yalnız şikayet etmeyi değil, şikayetin sebeplerini de ortadan kaldırmayı bilen bir zat imiş. Halbuki şikayet edenlerin çoğu yalnız şikayet etmeyi bilir, fakat işleri düzeltmek için çalışmazlar.

#AşçılıktanVezirliğe #Vezir #Aşçı #Hikaye #FatihSultanMehmet #Han #MahmutPaşa #TebdiliKıyafet #GedikAhmedPaşa #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi